|
| | Hogwarts Profesörleri | |
|
+4Tom Campris Orpheus Leofwine Slorkié Adreanna Latisha d'Estge 8 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Adreanna Latisha d'Estge
Puan : 432 Gerçek Adı : Sanem Özel Yetenek : Çataldil Mesaj Sayısı : 117 Kayıt tarihi : 04/06/12
| Konu: Hogwarts Profesörleri Salı Haz. 05, 2012 9:12 am | |
| Gryffindor Bina Sorumlusu : Arthur Jeff PhorkysRavenclaw Bina Sorumlusu : Jordoan LovebadHufflepuff Bina Sorumlusu : Leofwine SlorkiéSlytherin Bina Sorumlusu : Adreanna Latisha d'Estgeİksir : Adreanna Latisha d'Estge Karanlık Sanatlara Karşı Savunma : Jordoan Lovebad Sihir Tarihi : Arthur Jeff Phorkys Tılsım-Muska :Leofwine Slorkié Biçim Değiştirme :Amy Catherine Sombre Aritmansi : Sihirli Yaratıkların Bakımı : Kehanet : Bitkibilim :Amelia Harrison Muggle Bilimleri : Astronomi :Addison Collins Uçuş Dersleri :Tony Campris- Spoiler:
Ad-Soyad : Örnek RP : İstenilen Ders/Bina : Yaş :
Lütfen bu işi yapabileceğinize inanıyorsanız başvurun.
En son Adreanna Latisha d'Estge tarafından Salı Haz. 12, 2012 7:04 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi | |
| | | Leofwine Slorkié
Puan : 93 Gerçek Adı : #S# Özel Yetenek : ... Mesaj Sayısı : 63 Kayıt tarihi : 05/06/12
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Salı Haz. 05, 2012 3:36 pm | |
| Leofwine Slorkié 82 ( bknz: Francisco d'estge) Tılsım / Hufflepuff 24 | |
| | | Orpheus Köken Kurtadam | Avukat
Puan : 10632 Gerçek Adı : Cihan Mesaj Sayısı : 280 Kayıt tarihi : 20/05/12 Yaş : 28
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Salı Haz. 05, 2012 3:51 pm | |
| | |
| | | Tom Campris
Puan : 311 Gerçek Adı : Mete Mesaj Sayısı : 7 Kayıt tarihi : 06/06/12
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Çarş. Haz. 06, 2012 9:22 am | |
| Ad-Soyad :Tony Campris RP Puanı [en az 80] :90 İstenilen Ders/Bina :Uçuş Dersi Yaş :29 | |
| | | Orpheus Köken Kurtadam | Avukat
Puan : 10632 Gerçek Adı : Cihan Mesaj Sayısı : 280 Kayıt tarihi : 20/05/12 Yaş : 28
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Çarş. Haz. 06, 2012 9:31 am | |
| | |
| | | Amy Catherine Slorkié
Puan : 13 Gerçek Adı : Eda | 2 Mesaj Sayısı : 9 Kayıt tarihi : 08/06/12
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Cuma Haz. 08, 2012 4:25 pm | |
| - Amy Catherine Sombre - Biçim Değiştirme - 23 - Örnek Rp:
Sabahın ilk ışıkları penceremden içeri süzülüp; henüz uykuya dalmama olanak vermeyen düşüncelerimle boğuştuğum yatağımın üzerine bir yaprak misali, sessiz ve hüzünlü bir tavırla düştü. Yeşil ve mavinin çeşitli can alacı tonlarıyla döşenmiş odam bu kez bana hayat veremiyordu. Kafam dönüp duran üç kelime gizliydi: acı, hüzün, ihanet.
Gök mavisi tonlarında, kendimi özgür hissetmem için tasarlanmış yatağım; bir çam iğnesi gibi yeşil, çiçekli duvar kağıtlarıyla birlikte moralimi düzeltmeye yetmiyordu. Bir an öylece sessizliğimi korudum ve odamı süzmeye başladım. Pek çok insanın evinin büyüklüğü kadar geniş bir odam vardı. Zengindik anlayacağınız. Üzeri tüllerle süslü, Barbie filmlerinden çıkmış gibi görünen, göklerin huzurunu versin diye seçtiğim, rahat, gök mavisi bir yatağım; bana yaşadığım eski orman kulübemi hatırlatsın diye istediğim, koyu yeşil, çiçekli duvar kağıtlarım vardı. Odamın yükselen bir kısmında bulunan dört senedir çaldığım bir kemanım ve onun hemen yanındaki çalışma masam. Ahşap oymalı, tasarımını kendimin yaptığı masam, beyazın en saf tonlarındaki rahat koltuğumla birlikte mükemmel bir uyum içerisinde tüylü fosforlu bir yeşil halının üzerinde duruyordu. Kenarı beyaz şeritli pencerelerimi zorlayan güneş, içeriye süzülmeyi başarsa da dalga misali kıvrılan, beyaz perdelerin engeline takılmış gibi görünüyordu. Odamın üç kapısını gözlerimle tekrar süzdüm. Birisi, geniş hole açılan, kahverengi ve siyah tonlamalı sade bir kapı; bir diğeri, kırmızı ve siyah, yatay şeritlerle süslü, giysi odama açılan kapı; ve sonuncusu içerisinde kaç tane olduğunu sayamadığım kitaplar ve ansiklopedilerle dolu, geniş kütüphaneme götüren saf beyaz bir taneydi. Bunların hiçbirisini hak etmiyorum ben, diye geçirdim içimden kafamı bir kez daha yastığa gömdüm. Sanki bir yastık, her şeyi başa sarabilirmiş gibi. Yüreğimden kopan üç duygu bir kez daha ne kadar derin olduklarını gösterdi bana. Acı, hüzün, ihanet...
Odamın çalınan kapısı beni yerimden sıçrattı. Misafir beklemiyordum. Odama kimseyi almazdım, ve onlarda benden uzak dururlardı zaten. Nankörce davranışımın insanları üzerime çektiğini söyleyemem. Ondan öncesinde de çok sempatik bir insan değildim zaten. Açık kahve tonundaki saçlarım içeriye giren az sayıda güneş ışığında parlıyor, şişmiş gözlerimi, soluk tenimi kapatmaya yetmiyordu. 1.70 boyunda, dalgalı açık kahve saçları olan, mavi gözleri bir deniz kadar derin ve berrak, delici bakışları olan birisiydim. Şimdi özelliklerim değişmemekle birlikte, gözlerim şişmiş, tenim solmuş ve saçlarım dağılmıştı. Ama bunlar zerre kadar umurumda değildi.
Aklıma sonradan gelen düşüncelerim, gelen konusunda bir tahmin yürütmemde bana yardımcı oldu. Sasha’yı ben çağırmıştım buraya. Bana yardımcı olsun diye. Titrek ve tükenmiş sesimle kapıya seslendim. “ Sasha? Kapı açık. “ Az sonra içeriye giren, 1.80 boyuyla dikkatleri toplayan, sarı parlak saçları at kuyruğu biçiminde özensizce toplanmış, üzerinde her zamanki mavi bir kap ve dar siyah bir pantolonuyla en yakın arkadaşım Sasha’ydı. Okul yıllarından arkadaştık. Binalarımız farklıydı fakat Sasha, Silena ve ben, Scarlett, Three-S grubunun kurucuları, muggle dünyasınca ünlü bir müzik grubunun üyeleriydik.
Beni kollarının arasına alıp sakinleştirici tonda bir şeyler söylediği andan itibaren gözyaşlarım akmaya başlamıştı. İçimdeki duyguların yoğunluğu ve tazeliği beni hıçkırıklara boğuyor, kendi düşüncelerimle cezalandırıyordu. Ben ne yapmıştım böyle? Yaklaşık beş dakika boyunca kafamda bu düşünceler döndü. Ancak o zaman sakinleşip konuşmak için kendimde güç buldum. Kafamı kollarının arasından çıkarmadan konuşmaya başladım. Duygularımı cümlelere döktüm. Kulağa da, düşüncelere geldiği kadar korkunç geliyor muydu acaba?
" Sash. İstemeden oldu, yemin ederim. Amaç... Amacım onu... Onu öldürmek değildi. Ben, isteyerek yapmadım. Yani çok sinir... Sinirliydim tamam ama, onu öldürmek istemedim, yemin ederim. " Hıçkırıklarla dolu bu konuşma içinde en ufak bir yatışmaya neden olmadı. Sasha'nın rahatlatıcı sesi olmasa, daha da beter olabilirdi. " Tamam tatlım, geçti, geçti. Şimdi rahatla biraz ve bana nerede olduğunu söyle. "
Sonunda göz pınarlarım kuruyup, tuzlu sıvı çekilince olanları adam gibi anlatmaya başlamıştım. Ancak fark ettim ki göz yaşları dursa da hissedilenler aynıydı. Acı, hüzün, ihanet... Erkek arkadaşım, nişanlım ya da artık ne denmesi gerekiyorsa, beni aldatmıştı. Bana çeşitli yollarla ve sağlam kanıtlarla gelen bu olay, eve gidip ona bağırma çağırma gücünü ve sinirini vermişti. Ama kendimi kaybetmem, hesapta olmayan bir şeydi. Onu öldürmem, hesapta olmayan bir şeydi. Kabusun ortasında gibi hissediyor, uyanacağım anı bekliyordum. Ama o an, hiç gelmedi.
Anlatmayı bitirdiğimde cesedi göstermek için aşağı kata inen mermer merdivenlere gittik. Yerdeki kırmızı, püsküllü halılar, bana kandan başka bir şeyi anlatmıyordu. Asa bile kullanmamıştım. Bir muggle bıçağı, bu kadar çok şeye sebep olabilir miydi? Olabiliyordu. Otuz iki santimlik bir bıçak hayatımın sonu olmuştu. Yüksek tavanlı mekan, artık dar gelmeye başlamıştı. Şimdiden başıma saplanan ağrı, vicdanımın yüklediği sorumlulukla beni bitiriyordu.
Mutfağa girdiğimizde, beyaz mobilyaların ve beyaz eşyaların rengi kırmızıya dönmüştü yer yer. Bir zamanlar güzel bir mekandı, bir zamanlar... Dışarıya açılan bahçe kapısı kapalıydı. Sesleri duyulmasın diye erkek arkadaşım kapatmıştı. Öleceğini bilse hala kapatmak için bu kadar uğraşır mıydı? Sanmıyorum. Kırlara açılan pencerenin perdeleri çekik dışarıyı gösterecek şekildeydi. Birkaç kuş ağaç dalına tünemiş, sessizce duruyorlardı. Acaba bir şey mi hissediyorlardı?
Sasha'nın yüzüne yayılan gülümseme beni oldukça şaşırtmıştı. Neden gülüyordu ki? Çok mu komikti yani? Belki de sinirleri bozulmuştur diye düşündüm, bana uzanan asayı görene kadar. Sasha, sarı saçlarını arkaya atmış, otuz iki santimlik, ceviz ağacından yapılma asasını bana doğrultmuştu. Pekala, belki bir açıklama yapmak isterdi. " Öncelikle sana teşekkür etmeliyim, Scarlett. Josh'u ben öldüremezdim, çok temkinliydi. Ayrıca bana güvenmiyordu. Ama görev bu şekildeydi. Gittim ve aklını başından alacak birisini buldum. Zor oldu ama başardım. Sonra sen, onu öldürdün ve şimdi sıra sende. "
Hı, pardon? Bir süre anlamakta zorlanmıştım. Hepsi bir oyun muydu? Hayır, gerçekti. Ama hepsi bir plandı. Bir yerde yatan kahverengi saçları dağılmış bir biçimde ve kurumuş bir kırmızılıkla kaplı duran Josh'a ve bir de ölümümü haber veren dostuma baktım. Öldüğüm zaman bile geçmeyecek duygulara sahiptim artık. Beni asla yalnız bırakmayacak. Her fırsatta hatırlanacak. Acı, hüzün, çifte ihanet...
Not: Yan karakterim ama onunkinin yeterli oalcağından emin olmadığım için bunu yazdım. BU rp'ye göre değerlendirilirse çok sevinirim. (: | |
| | | Orpheus Köken Kurtadam | Avukat
Puan : 10632 Gerçek Adı : Cihan Mesaj Sayısı : 280 Kayıt tarihi : 20/05/12 Yaş : 28
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Cuma Haz. 08, 2012 4:40 pm | |
| | |
| | | Harry James POTTER
Puan : 4 Gerçek Adı : Orhun Mesaj Sayısı : 4 Kayıt tarihi : 10/06/12
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Paz Haz. 10, 2012 6:58 pm | |
| harry__james-potter
aritmansi
50 | |
| | | Orpheus Köken Kurtadam | Avukat
Puan : 10632 Gerçek Adı : Cihan Mesaj Sayısı : 280 Kayıt tarihi : 20/05/12 Yaş : 28
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Paz Haz. 10, 2012 7:06 pm | |
| Başvurunuz Reddedildi. Neden dolduracağınız Form bu değildir.
Doldurmanız gereken Form:
Ad-Soyad : Örnek RP : İstenilen Ders/Bina : Yaş :
Ayrıten lütfen Öneri&istekler&sorunlar bölümünden adınızı değiştiriniz. | |
| | | Harry James POTTER
Puan : 4 Gerçek Adı : Orhun Mesaj Sayısı : 4 Kayıt tarihi : 10/06/12
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Salı Haz. 12, 2012 4:02 pm | |
| Ad-Soyad :Harry James POTTER Örnek RP :80 İstenilen Ders/Bina :Astronomi Yaş :21
| |
| | | Orpheus Köken Kurtadam | Avukat
Puan : 10632 Gerçek Adı : Cihan Mesaj Sayısı : 280 Kayıt tarihi : 20/05/12 Yaş : 28
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Salı Haz. 12, 2012 4:28 pm | |
| Öernek rp derken Seviye bağında sormadık oraya seherbazlıkla ilgili rp yazıcaksınız. | |
| | | Addison Collins
Puan : 313 Gerçek Adı : Görkem ^^ Mesaj Sayısı : 10 Kayıt tarihi : 07/06/12 Yaş : 29
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Cuma Haz. 15, 2012 11:35 am | |
| Addison Collins Astronomi 26 Örnek RP: - Spoiler:
Küçük bir kasabaydı. Geceydi ve saat oldukça geçti. Sokak lambaları dışında hiçbir ışık yoktu. Duyulabilen tek şey yaz mevsiminin sıcak rüzgarıyla süzülen ağaç yapraklarının sesiydi. Siyah pelerinli bir kız yürümeye başladı. Yürüdükçe, peşinden sürüklediği sandığın tekerleklerinin sesi boş sokakta yankılanıyordu. Yolun sonuna geldi. Gitmesi gereken yeri biliyordu ama içinde sebebini anlayamadığı bir endişe vardı. Sağ taraftaki çocuk parkına baktı. Salıncaklar hafif hafif sallanıyordu. Parkı aydınlatması için koyulmuş sokak lambaları yanmıyordu. Parkın yanındaki yoldan geçti ve tam karşısındaki duvarın önünde durdu. 4 ay önce 17 yaşını doldurmuştu ve cisimlenme ehliyeti vardı. Ama kız, cisimlenmenin yarattığı boğucu etkiden hoşlanmıyordu. Yürümeyi tercih etmişti. Etrafta kimsenin olmadığından emin olunca asasını çıkardı. “ Tam karşıdakine bir kere, iki çaprazındaki 2 kere, bir altındakine 3, hemen solundakine bir kere...” Birkaç saniye sonra duvar kayboldu. Karşısında bambaşka bir kasaba vardı. Her yer ışıl ışıldı. Küçük bir orkestra neşeli parçalar çalıyordu. İnsanlar, birkaç kişilik gruplar halinde masalara oturmuşlardı. Herkes eğleniyor gibi görünüyordu.
Burası kızın en mutlu olduğu yerlerden biriydi. Yine de endişeli olması garipti. Kendini toplayıp bir adım attı. O ilerledikçe cadılar ve büyücüler dönüp bakıyorlardı. Baktıkları anda da yüzlerindeki gülümseme kayboluyor, yerini acı dolu bakışlar alıyordu. Kız, caddeyi geçtikten sonra bir gariplik olduğundan tamamen emindi. Kalabalığa son bir kez baktı. Ve kendisi hakkında konuştukları hissine kapıldı. Şaşırmıştı, ama bunu belli etmemek için elinden geleni yapıyordu. Sağa döndü. Karşısında dar bir sokak vardı. Sokağın sonundaki ev gideceği yerdi. Yavaş adımlarla yürümeye başladı. Kısa bir yoldu, ama ona dünyanın öbür ucu gibi gelmişti. Evin önüne gelince durdu. Işık ve ses yoktu. Kapıyı çaldı. Cevaplayan olmadı. Kaşlarını çattı. “Seni evinde bekleyeceğim.” Asasını kapıya doğrulttu. “Alohomora!”
Kapı açıldı. Kız kapıyı itti ve içeri girdi. Okul dışında büyü yapabilmenin tadını çıkarmak istiyordu. “Lumos!” Açık mavi bir ışık asanın ucunda belirdi. “Bu yeterli.” diye düşündü.
Evin içinde dolaşmaya başladı. Kapının solundaki merdivenlerden çıktı. Kendisine ait olan odaya girdi. Her şey bıraktığı gibiydi. Burada uzun süre durmadı. Hemen sağdaki odaya girdi. Bir dolap, bir yatak ve bir çalışma masası vardı. Çalışma masasının üstüne kitaplar dizilmişti. Rahat bir ortamdı. Ancak yatakta bir süre yatılmamış gibiydi, masanın üstünü kalın bir toz tabakası kaplamıştı.
Kız merdivenlerden indi ve salona girdi. Karşısında koltuklar vardı. Solunda bir kitaplık ve sağında bir şömine. Teyzesi teknolojiden hiçbir zaman hoşlanmamıştı zaten. Şöminenin üstündeki çerçevelere baktı. Hiç tanımadığı büyücüler vardı. Kitaplığa yürüdü. Oradaki resimler daha tanıdıktı. Resimlerin çoğunda kendisini gördü. En üstteki çerçeveye baktı. Bir kadın ve bir adam birbirlerine sarılmışlardı, gülümsüyorlardı. Tam o sırada arkadan boğuk bir ses geldi.
“Lisa?” Kız arkasını döndü. Aynı ses yorgun bir şekilde haykırdı; “Expelliarmus!” Asası düşmüştü. Ucundaki mavi ışık, yerde parlıyordu. Onu almak için hamle yapmaya çalıştı ama karşıdaki daha hızlıydı. Bir kez daha haykırdı: “Petrificus Totalus!”
Bedenindeki tüm kemiklerin kilitlendiğini hissetti. “Bitti.” Diye düşündü. “Yanınıza geliyorum anne, baba…” Tam o sırada gözleri, kör edici bir ışıkla kamaştı.
| |
| | | Orpheus Köken Kurtadam | Avukat
Puan : 10632 Gerçek Adı : Cihan Mesaj Sayısı : 280 Kayıt tarihi : 20/05/12 Yaş : 28
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Cuma Haz. 15, 2012 11:42 am | |
| | |
| | | Amelia Harrison
Puan : 304 Mesaj Sayısı : 4 Kayıt tarihi : 17/06/12
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Paz Haz. 17, 2012 6:57 am | |
| Amelia Harrison Bitkibilim 29 - Spoiler:
+ Kurgum başka biri üzerine olduğundan kendi karakter adımı kullanmıyorum.
Genç kadın, üzerinde geçirdiği siyah tülden elbisesiyle bir ölüm meleğini andırırcasına yürüyordu taşlı patikadan aşağı. Teni bembeyazdı. Mavi gözleri hayatın tüm zorluklarını yaşamış dul bir kadının düşüncelerini dışa vururcasına alev alev yanıyordu. Yine de başına fevkalade siyah bir şapka oturtmuş, yüzüne çektiği tülle kendini dış dünyanın tüm zorluk ve sıkıntılarından soyutlamak istemişti sanki. Yokuş aşağı indikçe tatlı bir rüzgar tenini okşuyordu. O kadar uzun zaman olmuştu ki biri tenine dokunmayalı... Yine de bunun düşüncesi bile ürkütüyordu. Onu bu dünyada yapayalnız bırakıp gitmiş bile olsa sonsuza kadar sadık kalacaktı hala delicesine sevdiği adama.
Derin bir nefes alarak o narin parmaklarıyla mezarlığın paslanmaya yüz tutmuş demir kapısını araladı. Bir ürperti dolaştı bedeninde. Buraya haftalardır geliyor olmasına rağmen hala alışamamıştı bunca ölünün arasında yürümeye. Kendini korumak ister gibi yüzündeki siyah tülü biraz daha aşağı indirdi. Rüzgar şiddetini arttırmıştı ve bozulmaya başlayan simsiyah saçları yüzünün etrafında dalgalandıkça çok daha gizemli bir hava katıyordu kadına. O ise hiçbir şeye aldırmadan yürüyordu. Nihayet o malum mezar taşının yanına varmıştı. Ruhu hıçkıra hıçkıra ağlasa da gözlerinden yalnızca iki damla yaş süzüldü. Hala yüzünün güzelliği ve zarafetiyle o yunan tanrılarını kıskandıran adamın toprağa karışmış olduğuna inanamıyordu. Sapsarı saçları, okyanuslar kadar derin ve mavi gözleri, onu her zaman şefkatle öpmüş olan dudakları gözünün önünden gitmiyordu. Eteğini savurarak oturdu mezarın başına. Geçen hafta getirmiş olduğu güller çoktan kurumuştu. Kuru yaprakları mezarın üzerine savurarak bu hafta getirdiği kan kırmızısı gülleri yerleştirdi yerlerine.''Aşkım.'' diye fısıldadı. Sesi melekleri kıskandıracak kadar yumuşak ve ahenk doluydu. ''Varlığımı hissettiğini biliyorum. Bak yine geldim. Ömrümün sonuna kadar seni asla yalnız bırakmayacağım.''
Gözyaşları birer inci tanesi gibi yanaklarından süzülürken zorlukla ayağa kalktı Celestine. O ana kadar arkasında duran yabancıyı fark etmemiş olacak ki bu siyahlar içindeki adamı gördüğünde haykırmamak için zor tuttu kendini. Yabancı, genç kadını korkuttuğunu anlamış olacak ki:''Özür dilerim bayan.'' diye başladı söze. ''Sizi korkutmak istememiştim. Sadece o kadar üzgün görünüyordunuz ki acaba bir yardımım dokunur mu diye merak ettim.''Celestine ilk kez başını kaldırıp baktı yabancının yüzüne. En fazla yirmi sekiz-otuz yaşlarındaydı. Siması bir heykeltıraşın elinden çıkmışçasına muntazamdı.''Teşekkür ederim fakat yardıma ihtiyacım yok.'' diye mırıldandı. Hislerine neler olduğunu anlamıyordu. Kendisini bir anda onu öpmenin nasıl bir duygu olacağını düşünürken bulmuştu. Yüzündeki tülün kızaran yanaklarını saklamasını umdu. Bir an önce oradan uzaklaşması gerektiğini hissediyordu. Oysa yabancı sesinin o güzel tınısıyla yeniden konuşmaya başlamıştı. ''Lütfen kendimi tanıtmama izin verin.'' Elini onun avuçlarının içinde hissettiğinde kulaklarına kadar kızardığının farkındaydı. Yabancı, elini öpmek için dudaklarına götürürken Celestine arzularını harekete geçirdiği için mi yoksa gerçekten rahatsız olduğundan mı bilmiyordu fakat;''Dokunmayın bana!'' diye haykırdı. Elini yabancının avuçlarından kurtararak eteklerini savura savura koşarcasına çıktı mezarlıktan.
Ertesi gün.
Celestine günün ilk ışıklarıyla uyanmış, siyah elbisesini üzerine geçirmiş ve yakasına aile yadigarı şık bir broş tutturmuştu. Amcasının evlendiğinde hediye ettiği gümüş boy aynasının karşısında uzun siyah saçlarını tararken evin kapısının ısrarlı bir şekilde çalındığını işitti. Hizmetçileri şimdiye kadar kapıyı açmış olmalılardı fakat gürültü kesintisiz şekilde devam ediyordu. Aptal kızlar diye geçirdi içinden. Elindeki tarağı yatağındaki ipek çarşafların üzerine bırakarak hızla merdivenlerden inmeye koyuldu. ''Herkes nerede?!''diye bağırıyordu bir yandan da. Cevap yoktu. Gerçekten, herkes nereye kaybolmuştu böyle? Kapıyı sinirden kıpkırmızı bir suratla açtı. Açmasıyla donup kalması da bir oldu. Bu oydu! Mezarlıktaki yabancı. Evini nasıl bulmuş olabilirdi?''Sen nasıl, ne cüretle-'' demeye kalmadan yabancı onu güçlü kollarıyla sımsıkı sardı. ''Bırak beni!'' diye bağırdı Celestine fakat bunu gerçekten isteyip istemediğini bile bilmiyordu artık, düzgün düşünemiyordu. Oysa yabancı onu zerre kadar dikkate almamış, konuşmasını gayet sakin bir şekilde sürdürüyordu. ''Yüzünü tüllerin arkasına gizlemiş olabilirdin ama oradan bile yalnızlığını okudum. Celestine, seni ne kadar uzun zamandır sevdiğimi, beklediğimi bir bilsen. Sence de yeterince yas tutmadın mı, artık mutlu olmayı hak etmiyor musun?''Celestine gözlerini kapattı. Kalbinin atışı neredeyse dışarıdan duyulacaktı. Karşısında konuşanın bir şeytan olduğunu biliyordu. Ama öylesine karşı konulmazdı ki... Bir anda dudaklarının birbiriyle buluştuğunu hissetti. Vücudunun her bir hücresi bu anın bitmemesi için yalvarıyordu adeta. Çok yumuşak, çok kibardı. Sanki sevgiyi bir kez daha hissediyor gibiydi fakat aniden kendini çekip çıkardı bu rüyadan. Bu kez o güzel duygu kaybolmuş, bir ihanet hissi gelip oturmuştu yüreğine. Kendini zorlukla kurtardı adamın kollarından.''Defol!''diye bağırdı avazı çıktığı kadar. İtiraz etmesine fırsat bile bırakmadan kapıyı yüzüne çarptı.''Bunu nasıl yapabildim?''diye haykırdı hıçkırıklarının arasından. Gözyaşları şimdi bir sel olmuş yağıyordu adeta.''Sonsuza kadar cehennemde yanmayı hak ediyorum.''Olduğu yere oturdu kaldı. Kendini daha önce hiç olmadığı kadar suçlu hissediyordu.
| |
| | | Orpheus Köken Kurtadam | Avukat
Puan : 10632 Gerçek Adı : Cihan Mesaj Sayısı : 280 Kayıt tarihi : 20/05/12 Yaş : 28
| Konu: Geri: Hogwarts Profesörleri Paz Haz. 17, 2012 7:28 am | |
| | |
| | | | Hogwarts Profesörleri | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|