Unutmak İçin

Akşamüstü canım sıkılıyordu. Gece vakti çok yaklaşmıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum ama aniden aklıma Üç Süpürge geldi. Hazırlanıp hemen Hogsmeade gitmek için yola düştüm. Hogsmeade vardığımda okadar kalabalıktı ki haraket edecek yer yoktu. Geçmek isteyen insanlar bazıları elleriyle kimisi de asalarıyla yitiyordu. Geçişim kolay olsun diye onların açtıkları yollardan geçtim. Sonunda Üç Süpürgeye vardım. Kapıyı açar açmaz karanlık tarafta ki masaların birindi biri oturuyordu. Biraz düşündüm bu kim çok tanıdık geliyor ama kim. Adı Nico... Albus... Fred çok düşündüm resmen onun adını hatırlamaya odakladım kendimi ve sonunda bir baş ağrısı ile geldi aklıma o Jack Summon' dı. Hufflepuff IV. Sınıf' dandı. Aslında Hufflepuff ' lı olmasına rağmen çok içine kapanık bir insandı. Ama buralarda takıldığını hiç bilmiyordum. Çok dalgın gözüküyordu. Garsonlardan biri ona bir viski götürüyordu. Garsonun elinden kapıp masaya yöneldim. Elimdeki bardağı hızla masaya vurarak " Buyrun efendim içeceğiniz." dedim. Dönüp bana baktı.

Renk Kodu:

Jack dün akşam on dakika olsun uyumamıştı. Ailesindeki gerginlikler ve tartışmalar onu üzmüştü. Uzun hoşlandığı kızı düşündü tüm gece. Onu küçüklükten tanıyordu ama hala kıza açılamamıştı. Geçen gün kızla karşılaşmıştı. Kız Jack'e çok lakayt davranıyordu. Ne olmuştu ona böyle? Daha önce onu hiç böyle görmemişti. Adeta ona hayat darbe üstüne darbe vuruyordu. Sanırım biraz içmek ona iyi gelecekti. Pek pub bilmiyordu aslında. Ama aklına birden Üç süpürge geldi ve Hogsmeade'e yola koyuldu.

10 dk sonra

Hogsmeade iğne atsan yere düşmeyecek vaziyetteydi. Zar zor insanlara çarpa çarpa Üç Süpürge'ye girdi. Hogsmeade kalabalıktı ama Üç Süpürge ona nazaran daha sakindi. Bir masaya oturdu. garsonu çağırıp ''Bir viski alabilir miyim?'' dedi. Garson '' Peki efendim.' dedi. Garsonu beklemeye başladı. Etrafa bir bakındı. Bir anda birisi viski bardağını masaya vurdu. Jack tırsmıştı. Sonra " Buyrun efendim içeceğiniz." dedi. Bu da kimdi. Biraz dikkatle baktı. Dilinin ucunda bir isim vardı ama çıkartamıyordu. Kendi kendine '' Tamamdır bu Mike.'' dedi. ''Seni burada göreceğimi hiç tahmin etmemiştim, ne yapıyorsuun burada?'' dedi Jack.

Bardağı masaya vurduğumda tırsmıştı. Çünkü hiç beklemiyordu. Bana döndüğünde sanki bir şeyler düşünüyordu. Bir anda kendine geldi ve ''Seni burada göreceğimi hiç tahmin etmemiştim, ne yapıyorsun burada?'' dedi. Aslında ben de neden burda olduğumu bilmiyordum. Evde canım sıkılınca çıkmıştım dışarı. Hemen laflarımı düzelterek " Evde canım sıkılıyordu onun için çıkmıştım dışarı" dedim. Hala şaşkındı ve canı sıkkın duruyordu. Sadece yüzünde küçük bir gülümseme oluşmuştu. Cevap vermedi söylediklerime karşın. Galiba kafası çok karışıktı. Bunun nedenini çok merak ediyordum. Ama bir yandan da soramıyordum. Az ilerde bekleyen garsonu çağırdım ve "Bana da bir buzlu viski getirebilir misin " dedim. Garson "Tabi efendim hemen getiriyorum." dedi. Teşekkür edip Jack'a döndüm ama hala düşünceli duruyordu. Yeter artık sabrıma yenik düşüp " Jack sen neden burdasın canın sıkkınmış gibi duruyorsun. Ne gibisi basbaya öylesin. Söylemek istersen dinleyebilirim. " dedi. Ama bu söylediklerime karşın rahatlamadığını görebiliyordum. Garson viskimi getirmişti. Jack bir yandan viskisini içiyor bir yandan da çok şey düşünüyordu. Sorduğum soruya cevap vermesini bekliyordum.

Mike'ı görmek onu çok şaşırtmıştı. Çok sakin biri gibi görünüyordu. Sakin ve içine kapanık birinin bir pubta ne aradığını merak etmişti. Kendinin de sakin, içine kapanık, utangaç birisi olduğunu unutmuştu. Aslında onu görmek Jack'i biraz rahatsız etmişti. Çünkü biraz kendi başına kalmak istiyordu. Ama onun içten tavırları Jack'i biraz yumuşatmıştı. Mike garsona "Bana da bir buzlu viski getirebilir misin " deyince bir kafa çekme sendromu yaşamaya başlamıştı.Zaten yaşadığıı mutsuz olaylar onu eroine bile itebilirdi. Psikolojisi alt üst olmuştu. Bugün dert, tasa, gam, keder hiçbiri yoktu. Sadece çakırkeyif ve ötesi vardı onun için. ''Madem istiyorsun anlatayım. Ailemde bazı olumsuz var çok derine inmek istemiyorum, hiçbir şey istediğim gibi gitmiyor, hoşlandığım kız lanet bitchin teki çıktı. Daha ne olsun Mike. Neyse moral bozmayalım istersen. Bugün hiçbir şey düşünmek istemiyorum. Benle aynı düşüncedeysen sus ve fondip dostum.'' dedi. Mike ile dost olmak ona yarardı. Nasıl olsa ortak yönleri çoktu, binaları hariç. Bunda sonra onla takılmaya karar verdi. Sonra tekrar garsonu çağırıp viski istedi. Bugün ona yarayacaktı, böyle umuyordu.

Ağzını açıp cevap verdi. ''Madem istiyorsun anlatayım. Ailemde bazı olumsuz var çok derine inmek istemiyorum, hiçbir şey istediğim gibi gitmiyor, hoşlandığım kız lanet bitchin teki çıktı. Daha ne olsun Mike. Neyse moral bozmayalım istersen. Bugün hiçbir şey düşünmek istemiyorum. Benle aynı düşüncedeysen sus ve fondip dostum.'' dedi. Bunları söylerken içime bir acı geldi. O kadar derdi yaşamak için çok kötü olman gerek bu kadar iyi, saf, temiz kapli biri için bu söylenenler oyunmuş gibi geliyordu ama değildi. Hepsi gerçekti. Başına gelmişti.

Biryandan da benimle konuşması kendine iyi geliyordu. Çünkü nerden baksan kafa dengiydik ama tek farkımız bina ve sınıf farkıydı. Ama olsun böyle bir arkadaş bulmuşken bırakmak olmaz Jack hemen garsonu çağırım bir viski daha istedi ama bu kendine fazlaydı. Çünkü ben gelmeden önce kaç tane içnişti kim bilir. Jack' a dönerek "Jack dostum bu kadar yeter. Fazlası zararlı. " Şöyle bir dönüp baktı. O bakışla adeta kaskatı kesildim. Ağzımı açıp bir söz bile edemedim. Garsonu ben de bardağımı yenileme amaçlı çağırıp bardağımı yenilettim.

Evet, Mike kesinlikle düşünceli ve kafa dengi biriydi. Anlaşılan Jack'in iyiliğini istiyordu sözlerinden anlaşılacağı gibi "Jack dostum bu kadar yeter. Fazlası zararlı. ". Ama bugün sarhoş olmayı kafayı koymuştu. Bunu Mike bile engelleyemezdi. Ona o kadar sert bakmıştı ki Mike susmak zorunda kaldı. Sonra kendisi de bardağını yeniletti. "Dostum iyiliğimi istediğini biliyorum bugün bana karışma lütfen, çünkü bugün sarhoş olmadan ayrılmayacağım buradan. Umarım beni anlıyorsundur." dedi.

Bardak geldiğinde etrafı tekrar gözden geçirecekti ama yapamadı çünkü her şeyi bulanık görüyordu. Mike'in yerine orada bir kız olsa bile fark edemeyecek duruma gelmişti. Bunu hiç belli etmeden içmeye devam etti. Etrafı derin sükunet kaplamıştı. "Senin hayatın nasıl gidiyor dostum?" dedi Mike'e. Onun da dertlerini dökmesi iyi olur diye düşünmüştü. Sessizce Mike' ın cevabını bekledi.

Jack ben bardağımı yeniletirken aniden "Dostum iyiliğimi istediğini biliyorum bugün bana
karışma lütfen, çünkü bugün sarhoş olmadan ayrılmayacağım buradan. Umarım beni anlıyorsundur." dedi. Şaşırmıştım aslında. Çünkü ben kendine fazlası zararlı dediğimde bana öyle bakmıştı ki herşey bitti zannetmiştim.

Ben ikinci bardakta kendimi kötü hissetmeye başladım. Çok ağır geliyordu. Bir yere kesmem gerekiyordu ama kesmiyordum. Kesmemi bir şey engelliyordu sanki. " Tabi ki dostum iyiliğini düşünüyorum." dedim ama hala Jack' in o bakışını unutamıyordum. Bunu dediğimde Jack' in yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Kendide bana "Senin hayatın nasıl gidiyor dostum?" dedi. Ben de ne diyeceğimi bilemedim o kadar çok derdim vardı ki anlatmakla bitmezdi. O nedenle ağzımı bile açamadım. Ama sadece bu konuda biran bir sessizlik oluşmuştu. O sırada "Boşver dostum seninkiler varken benimkini ne yapacaksın." dedim ve Jack 'a karşılık gülümsedim.

" Tabi ki dostum iyiliğini düşünüyorum." Bu Jack için hiçbir şeyi değiştirmemişti. Çünkü o zaten bunu biliyordu. Sıkı bir dostluğun temelleri güçlenmişti.

Jack, Mike'i anlıyordu. Çünkü o da kendi sıkıntılarını kolay kolay anlatmak istemezdi. Bir anda gaza gelip içindeki herşeyi anlatmıştı. Normalde asla yapmazdı.Madem anlatmak istemiyordu Jack onu zorlayacak değildi. Gülümsemesinin yapmacık olduğu rahatça anlaşılıyordu. Dertleri onunda içini eritmişti belli ki. Jack üstelemedi.

Mike'ın kötü olduğu her halinden belliydi. Anlaşılan pek fazla içmemişti bundan önce. ''Dostum ağır geliyorsa yeme, yani içme sanırım çoktan sarhoş oldum he.'' Gülümsemek kendin zorladı. Gülümseyecek gücü kendinde zor bulmuştu.

Hogsmeade çok karanlık olmuştu. Üç süpürgede birşeyler içmeye gidecektim. Üç süpürgenin kapısını açtığımda bir masa çarptı gözüme. Jack ve Mike oturuyorlardı. Hemen bir sandalye çekip yanlarına " Merhaba dostlarım. Nasılsınız ?" dedim. Jack'in morali bozuk duruyordu. Ama üstelemeden sormadım bile. Hemen "Evet arkadaşlar ne içiyorsunuz. O ne ..... VİSKİ mi o?" dedim ve Mike'ın bardağına baktım ve viskiydi o. Hemen Garsonu çağırıp ben de bir bardak istedim. Garson getirdi ve önüme koydu. Elime alıp bir yudum aldım ağzıma ama pek etkileyici gelmemişti. Ama Jack Ve Mike sarhoş olmuş gibi duruyorlardı. Ama ben vardım eve gidişleri o kadar kolay olacaktı ki. Ama neyse bunları düşünmek için daha çok erkendi.